29 Kasım 2012 Perşembe

Yaşadım,Gördüm,Tecrübe Ettim: Hamile/Hastane Çantasında Bulunması Gerekenler

Az Önce BlogcuAnne'nin Hamile Çantası İle İlgili Sorularını Cevaplandırdım da Aklıma Geldi Buraya da Yazayım İstedim Belki Birilerine Faydamız Dokunur.. Hamile Çantası Ne Zaman Hazırlanır? Bana Göre Hamile Çantası 8. Aya Girdikten Sonra Heran Elinin Altında Bulunması Gerekir Ne Zaman Ne Olacağı Hiiiiiçççç Belli Olmaz :} Bir Gece Ansızın Gelebilir ;} HAMİLE ÇANTASI - HASTANE ÇANTASINDA BULUNMASI GEREKENLER.. Gecelik Özellikle Normal Doğum Yapanlar İçin Olmazsa Olmaz Hastane İçin Ama Ben Evde Pijamamı Yıkayıp Yıkayıp Giydim Hatta Keşke 2-3 Tane Emzirme Pijaması Alsaydım Dedim.. Emzirme Badisi Benim Gibi Belinin Açılmasından Rahatsız Olan Anneler İçin Çok Güzel Bİşey Ben Normalde de Bady Atlet Giydiğim İçin ve Öyle Alışanlar İçin Bence İhtiyaç ;} Hastane Çantasına Özellikle Bol Bol İç Çamaşırı Hatta Kullan At Çamaşırlardan Koymanızı Tavsiye Ederim Bknz: Watsons.. Göğüsler Eğer Süt Olursa ve Emzirebilirseniz Hamileykenki Bedenden 1 Beden Oynayabiliyor Yani Büyüyor Ama İlk Aylar Bebek Çok Ememediği İçin Hamilelikteki Beden İDealdir.. Kırmızı Kurdele Olmazsa Olmaz, Anne İçin Terlik ve Havlu, Eğer Duş Alacaksanız Hastanede Bi de Banyo Havlusu, Bebeğin Doğar Doğmaz Emememesi İhtimaline Karşı Süt Sağma Makinesi Ben Elektrikli Madela Kullandım Çok Memnun Kaldım, Bir de Göğüs Ucu Olmayan Bayanlar İçin Slikon Göğüs Ucu.. Bebek İçin; Hastane Çıkışı Battaniye, Portbebe, Bikaç Tane Bez, Emzik, Biberon, {Anne Göğsüne Benzer Biberonlar Tercih Edilmelidir Memeyi Bırakmaması İçin Tavsiyem Dr Browns} Takı Yastığı ;} Eğer Dağıtacaksanız Bebek Çikolatası,Bebek Şekeri ve Lohusa Şerbeti Bardakları ;} Şimdilik Aklıma Gelenler Bunlar Hatırladıkça Yazarım, Sizlerde Bilgileriniz Paylaşın ki Eksiği Olan Tamamlasın..

21 Mart 2010 Pazar

Çalışan Kadının Giyim Rehberi

Çalışan bir kadınsanız, biraz erkek egemen bir ortamdasınız demektir. Bu durum asla kadınca giyinmenizi engellememeli, kadınlığınızı gölgelememeli...

İş hayatında giyinmenin altın kuralı, iş kolunuzun geleneklerine uygun ama kendinizi yansıtan bir tarz belirlemenizdir. İşinize ciddiyetle yaklaşımınızı ve becerinizi vurgulayacak zarif, temiz, uyumlu ve iyi dikilmiş kıyafetler seçin.

Etek- pantolon takımlar, gömlekle kombine edilmiş etek ve pantolonlar, düz kesim elbiseler ideal olanlardır.Hoşunuza gitmeyecek bir konuma düşmemek için çok kısa etekler, vücudunuza yapışan kıyafetler ve derin dekolteler kullanmayın.

Renk paletiÇok canlı renkler seçmeyin ama kendinizi gri tonları içine de hapsetmeyin. Evet, gri, iş hayatında çok alışıldık ve ağırlık veren bir renk ama aynı etkiyi bırakabilecek başka renkler de var. Yeşil, bordo, lacivert, siyah, kahverengi, bej, toprak tonları ve lal gibi renklerle gardırobunuzu çeşitlendirin.

Aksesuara dikkatHer detayı düşünün! Ayakkabılarınız topuklu veya topuksuz olabilir ama mutlaka temiz ve cilalı olmalı. Çantanız hem kıyafetinizle uyumlu hem de çalıştığınız iş koluna ve konumunuza uygun olmalı; örneğin boncuklu bir çanta ile bankacılık sektöründe çalışmanız pek uygun olmaz! Abartısız ve zarif takılar kullanın; ama annenizin inci kolyesi ile de kendinize olduğunuzdan daha yaşlı bir hava vermeye çalışmayın!

Makyaj önemliCanlı renklerden, koyu ve yoğun uygulamalardan mutlaka kaçının. Sade ve doğal bir makyaj yapın: Gözlere hafif gölgeler, 2 kat rimel, biraz allık ve ruj.Saçlara ne yapmalı?

Saç, genel görünümde son derece etkilidir. Asla yağlı, kirli ve boyası gelmiş bir saçla işe gitmeyin. Rahat etmek için saçınızı toplayın; böylece sürekli düzeltmek zorunda da kalmazsınız. Kibar, kıyafet renginizle uyumlu tokalar tercih edin: Payetli kelebek tokaları günlük hayatınıza bırakın!

Parfüm seçerken...

Asla ağır kokular kullanmayın. Hafif, çiçeksi aromalardan yapılmış parfümleri tercih edin. Parfümünüzle banyo yapmayın, az sıkın, gerekirse tazelersiniz...

6 Mart 2010 Cumartesi

Kadinlar... Kirmizidir...

Bir kadının korkunç intikamı...

Kariyerli, güçlü hoş bir kadın,
40’lı yaşlarının başında...
Beğendiği bir adamla bir süredir beraber...
Ancak bir ay kadar önce, adam kendisinden yaşça büyük eski sevgilisiyle
yeniden beraber olmaya başlıyor ve kadınla arasına mesafe koyuyor...
Aramalar taramalar boş, adam eski sevgilisindedir ve kadın için yapılacak
fazlaca bir şey yoktur...
***

Kadını o haliyle gördüğümde, sinirleri müthiş bozuktu...
İntikamı nasıl alacağını bilemediğinden, gerilmişti...
O sırada, yıllar önce ayrıldığı kocasının polisle başının dertte olduğunu öğrendi...
Eski kocası iki çocuğunun babasıydı ve kadının morali iyice bozuldu...
Sevgilisi tarafından terk edilmiş, eski kocasının başı belaya girmiş,
çocukları durumdan etkilenmiş, kendisi travma geçirmeye başlamıştı...
“Ağlama nöbetleri” geçiriyordu ve tam anlamıyla dibe vurmuştu...
***

Ama hayat ilginçti...
Çok enteresan bir tesadüf o anda meydana geldi...
Eski kocasının durumuyla uğraşırken, bir avukatla tanıştı...
Avukatla aralarında çok hızlı bir elektriklenme başladı...
İkinci konuşmalarında randevulaştılar. ..
İlk randevulaşmada, elektrikler arttı, kadının ağlamaları azaldı...
O randevudan sonra çok ilginç bir olay daha oldu...
Kadının kendisini terk eden sevgilisi onu aradı ve yeniden
görüşmek istediğini söyledi...
Kadın hiçbir şey olmamışçasına eski sevgiliyi evine davet etti...
Birlikte yemek yediler, romantik saatler geçirdiler...
Erkek geceyi terk etmiş olduğu kadının evinde geçirdi...
Sabah ayrıldılar...
Erkek mutluydu...
Sevgilisini yeniden bulmuştu...
Ertesi günü erkek işine giderken, kadın hiçbir şey olmamışçasına
yeni randevulaştığı adamı aradı...
***

Akşama onunla randevulaştı.. .
Artık onu arzuluyordu. ..
Onunla buluşmayı iple çektiği saatlerde, gece beraber olduğu
sevgilisi aradı...
Buluşmak istiyordu...
Gece güzel geçmiş, duygular yeniden doruğa çıkmıştı...
Yani erkek öyle zannediyordu. ..
O anda kadın intikamını yavaş yavaş almaya başladı...
“Çok isterdim ama” dedi, “Bugün bana gelemezsin.. .
Başka misafirlerim olacak... İşlerim çok yoğun... Hoşçakal...”
Erkek ne olduğunu şaşırmıştı...
Dün yeniden döndüğünü düşündüğü sevgili kayıplara karışmış,
başka aşklara yelken açmıştı...
Kadın artık oralı değildi, akşam yeni randevulaştığı adamla yemeğe çıktı...
O gece aralarında bir şey olmadı...
Ama yakın zamanda olacaktı...
***

Kadın eski sevgiliden, intikamı aheste aheste, acımasızca
hatta gaddarca alınacaktı...
Eski sevgiliye şimdi daha fazla çektirmeyi düşünüyor kadın...
Sonuç:
1) Bu olay sanat, sosyete ya da gece alemlerinin müdavimlerinin
hayatlarından alınma bir olay değildir...
İyi eğitim almış, kariyeri sağlam, hayatın içinden bir kadının öyküsüdür...

2) Bir kadın “kendisini kadın yerine koymayan adamdan”
intikamını gaddarca alır...
Eski koca da dahil erkek kahramanların bu olayın hiçbir
parçasından haberleri yoktur...

3) Bir kadının “ağlamaları, sızlamaları, dibe vuruşları”
sanılır ki kadınları batırır...
Oysa bu olay erkekleri fena aldatır...
Ağlama nöbetleri kadının zaaflarını göstermez...
Birazdan gelecek sağanak yağışın gök gürültüsüdür onlar...
Gerçekte kadın, en fazla dibe vurdu denilen anlarda ayaklanır...
“Bitti bu” dendiği anda karşısındaki “erkeği bitirdiği” andır...
***

Kadınlar renk renktir...
Siyah kadınlar, siyah beyaz Prada kadınları, lacivert gözlü
Chanel kadınları ve daha niceleri...
Ama hangi renk olursa olsun her kadının içinde “bir miktar
kırmızı barınır...”
Kırmızı ateştir...
Kırmızı yakıcıdır...
Kırmızı biraz misilleme, biraz kışkırtma, biraz cezp etmedir...
Ve aslında kırmızı dişidir, hiç masum değildir

3 Şubat 2010 Çarşamba

kadinlari kandirmak kolay degildir, ama gonlunu almak cok kolaydir

kadinlari kandirmak kolay degildir, ama gonlunu almak cok kolaydir :}

Aksamdan kalma adam, buyuk bir bas agrisi ile sabah uyanmis.
Zorlukla gozlerini acip, yerinden dogrularak, soyle bir etrafina bakinmis.
Komodinin ustunde bir bardak su ve iki aspirin duruyor...
Yatagin ayak ucundaki sandalyede elbiseleri temiz ve utulenmis...


Aspirinleri icerken, komodindeki not dikkatini cekmis;
"Sevgilim, gunaydin. Kahvaltin mutfakta, ben alisverise cikiyorum, erken donerim. Seni seviyorum".

Kalkip, giyinmis ve kahvalti icin mutfaga gitmis. Bakmis oglu oturmus, kahvalti ediyor.
Masada da kendi servisi ve gazeteleri duruyor. Oturmus, kahvaltisina baslamis ve ogluna sormus;

- Evlat, dun gece ne oldu, biliyor musun?
- Evet, dun gece saat 3'u geciyordu, sarhos olarak eve geldiginde. Once koridordaki sandalyeyi devirdin, ardindan kustun, daha sonra da odanin kapisina kafani carptin, bir gozun morardi.

Adam, sasirmis vaziyette:

- Anlayamadim. O zaman niye her sey temiz, kahvalti hazir ve gazetem alinmis?
- Onu mu soruyorsun. Annem seni surukleyerek yatak odasina goturup, pantolonunu cikarmaya calistiginda "Bayan, beni yalniz birakin, ben evli bir adamim" dedin...

Anne Kimdir :}

ANNE, dunyada karsilik beklemeden borek yapan tek insandir ....

karsiliksiz sevginin ete kemige burunmus halidir !

ne kadar uzsen de 10 dakka sonra seni affeden zarif bir turdur,

yarasin diye muhallebinin icine ciger katarak cocuguna yediren manyaklik derecesinde yaraticidir, dali'dir,

yemek yemeyen cocugun dikkatini cekmek icin elindeki tencere ve tavalarla maymunluk yapabilen kisidir,



kafayi cocuklariyla bozmus, gobek bagi kopsa da yurek bagi asla kopmayan, sevgi dolu fedakar insan disisidir

bulasik, utu, vb yaparkene bile automatik olarak cene calan, kendi kendine konusan, anne ne diyon dediginizde

"sen kendi isine bak, bi de senle ugrasmayayim" seklinde asortik cevaplar verendir,

ulen eve bi saat gec gelsek vir vir vir seklinde kari dirdiri denen mereti erkeklere daha kucukten belletendir,

yemek uzmani, duzen insani, bilgili, kulturlu - her seyi bilen sahsiyetdir,

yavrularini yol tarafindan degil, kaldirim tarafindan yurutendir,

dizi dizi incidir lakin gerektiginde laf sokma dalinda da birinci olan oh bebektir,

sevgiliden ayrilma haberi verildiginde, "amaaan bosver ben sana daha guzelini bulurum" diyebilen komik bir karakterdir.



"oglum aradim yoktun. ben de mesaj atayim dedim sana . gelince ara beni emi aslan evladim.

kara borulcem benim optum annen" seklinde mesajlar atabilen, teknolojiyi israrla reddeden, kabullenemeyen, kafasina gore yorumlayan bilisim dusmanidir,

ama .. ama dunyanin en guzel kucagina sahip, en guzel kokan, harikulade bir varliktir

olmadik yerlerde "iyi ki dogurmusum ulen seni!" diyen ve benim hatirima benimle freddy mercury dinleyen bir sabir agacidir,

evlatlarini asla ayirmayan, ayni zamanda birbirinden koruyan guc abidesidir

evde biryere uzandiginiz an orada temizlik yapacagi tutan,

temizlik konusunda kayisi kopardigindan temizlikci gelecek diye evi temizleyen balans ayari kacmis temizlik kaynagidir,

mutfakta yasayan, evde herkesi idare eden bi tur canlidir,

iyiligin, merhametin, acaaip bir sefkatin, sadakatin, sevginin guclerini birlestirdigi sonsuz bakiredir !!



oglunun damat - kizinin gelin oldugunu gorunce,

cocugu mezun olunca,

cocugu gol atinca,

cocugu hasta olunca,

cocugu askere gidince,

asmali kabagi seyredince,

dolar yukselince velhasil buna benzer bissuru seye aglayabilen,

bu mesaji okurken duygulanip - gozleri dolabilen, aglamaya meyilli bir yapisi olan duygu pinaridir,



son kiiii uc dort;



uzakta dursa da yakin hissedilen,

cani hep istenen, asla vazgecilmeyen,

dizinin dibinde olmak istenen,

evlatlarin varligini varligina armagan edebilecegi,

islak - kuru ama heeeep duygulu open tek kadin modelidir !

en onemlisi; kici basi oynamayan tek kadin modelidir!

30 Aralık 2009 Çarşamba

BİR KADINI AĞLATMAK

Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya... En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir.

Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe! -
İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır kadının sonra.

Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz işte.
Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli... Ve kadın ağlar; hem de çok!

Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla, daha çok kadın yapar kadınları. Her damla bir derstir çünkü.

Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. İçlerindeki zehirdir onları öldüren! Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler
yaralarındaki! Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları.

Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar.
Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı...


Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp, yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden.
Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan...


İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye; hepsi kariyer derdinde olan. Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar.
Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar.

Çünkü biliyorlar ki
sarıldıkları adamlar onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman! Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların.
E.. o zaman niye sarılsınlar ki!

Niye sarılalım ki!
Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur.

Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır.

Bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır.

Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır.


O da kim, ne diye sormayın artık. Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü!


Aziz Nesin

Bir Kadını Ağlatırken Çok Dikkat Edin!

bir kadını ağlatırken çok dikkat edin..!!!
çünkü Allah gözyaşlarını sayar.....!!!!
kadın;erkeğin kaburgasındanyaratıldı,ayaklarından yaratılmadı..!!!
öyle olsaydı ezilirdi......!!!
üstün olsun diye başındanda yaratılmadı......!!
AMA GÖĞSÜNDEN YARATILDI......Eşit olsun diye......kolun biraz altında...

Korunsun KALP HİZASINDA SEVİLSİN DİYE!!!